20 Şubat 2015 Cuma

Klamidya Enfeksiyonu

Klamidya enfeksiyonu chlamydia trachomatis adı verilen bir bakterinin sorumlu olduğu bir hastalıktır ve özellikle gelişmiş ülkelerde cinsel yolla bulaşabilen hastalıkların en sık görülenidir.
Belirtileri
Genelde belirti vermemesine rağmen bazı kadınlarda hafif sarımsı akıntı, idrar yaparken yanma, sık idrara çıkma, vajinal bölgede yanma ve kaşınma, kızarıklık, şişlik, dış genital organlarda yaralar, ilişki esnasında ağrı ve anormal kanama gibi kalmidya enfeksiyonuna özgü olmayan nonspesifik tabir edilen belirtiler olur. Erkeklerde ise en sık bulgu penisden olan akıntı ve idrar yaparken olan yanmadır.
Tanı
Tanı hastanın öyküsü ve muayene esnasında alınan servikal doku örneğinin laboratuvarda incelenmesi ile konur. Bu masraflı bir teknik olmasına ve heryerde yapılamamasına rağmen en etkili teşhis yöntemidir.
Klamidyayı saptayacak ve tarama testi olarak kullanılabilecek idrar analiz teknikleri geliştirmek amacı ile çalışmalar sürdürülmektedir. Klamidya saptandığında kişinin son 1 hafta içinde ilişkide bulunduğu bireyler de taranmalıdır. Tedavi edilmediği taktirde klamidya enfeksiyonununen ciddi sonucu infertilitedir. Pek çok kadında pelvik iltihabi hastalığın etken faktörü klamidyadır ve vücuda girdikten uzun yıllar sonra bu tabloya neden olabilir. Klamidya enfeksiyonu karın boşluğu içerisinde yapışıklıklara neden olur ve uzun dönemde çocuk sahibi olmada güçlükler meydana gelebilir.Enfeksiyon varlığından habersiz olan gebe kadınları bekleyen en büyük tehlike ise erken doğum riski ve bundan çok daha önemlisi doğum esnasında mikroorganizmayı bebeğe bulaştırmaktır. Klamidya bebeklerde göz iltihaplarına neden olur. Trahom adı verilen bu hastalık körlükle dahi sonuçlanabilir. Ayrıca yenidoğanlardaki diğer bir tehlike de klamidya zaatürresidir. Bu nedenle gebe olan her kadında klamidya taraması iddeal olarak yapılmalıdır.
Önlem
Klamidya enfeksiyonundan korunmanın en etkili yolu diğer bütün cinsel yolla bulaşan hastalıklarda olduğu gibi (uzun süreli tek eşli bir ilişki yok ise) kondom kullanmaktır. Bunun dışında yıkanırken akan suyla yıkanmak yani duş yapmak, vajina içini su ile yıkamamak, sentetik iç çamaşır yerine pamuklu olanları tercih etmek, çok dar pantolon giymemek gibi basit kurallara dikkat etmek tüm vajinal enfeksiyonlardan korunmada olduğu gibi klamidyadan da korunmada etkilidir. En az yılda bir herhangi bir yakınma olmasa bile kontrole gitmek de genel sağlık açısından önemlidir.
Tedavi
Klamidyanın tedavisi antibiyotikler ile olur. Yapılan araştırmalar sonucu Amerikan Hastalık Kontrol ve Öneme Dairesi klamidya enfeksiyonları için standart protokoller önermiştir. Bu tedaviler ile klamidya herhangi bir zarar yaratmadan tedavi edilebilir. Klamidya ile gonore (bel soğuklu) genelde birarada bulunduğundan bu hastalıklardan bir teşhis edildiğinde diğerine yönelik tetkik ve tedaviler de mutlaka yapılmalıdır. 

ALINTI

24 Aralık 2014 Çarşamba

Satınalma Gücü Paritesi Nedir? - SAGP Nedir? (Purchasing Power Parity-PPP)

Satınalma Gücü Paritesi (SAGP), ülkereler arası fiyat düzeyi farklılıklarını ortadan kaldırarak, farklı para birimlerinin satın alma gücünü eşitleyen bir değişim oranıdır.

Belirli bir mal ve hizmet sepetinin alınabilmesi için gereken ulusal para tutarlarının birbirleriye oranlanması şeklinde hesaplanmaktadır. Bu oran kullanılarak farklı para birimlerine dönüştürülen harcamalar, ülkeler arasında gerçek anlamda karşılaştırabilir veriler sağlamaktadır. Satınalma gücü paritesi, para birimlerinin sadece kendi ülkelerinde harcandığı varsayımına dayanır.

ÖRNEK
Örneğin, 1 kg elmanın fiyatı Türkiye’de 5 TL, ABD’de  6 USD ise; Elma için 1 ABD Dolarının Satın Alma Gücü Paritesi;

(5 TL / 6 USD) = 0,83 TL/USD

olarak hesaplanır. Bu değer, Elma için ABD’de ödenecek her bir Dolara karşılık Türkiye’de 0,83 TL ödeneceği anlamını taşımaktadır. Bu oran kullanılarak mevcut bir para ile ABD’de ve Türkiye’de satın alınabiliecek Elma miktarının karşılaştırılması sağlanır.

Satınalma gücü paritesi, tek bir ürün için değil, piyasada yer alan mal ve hizmetlerin genelini kapsayan GSYH ve harcama bileşenlerini de kapsamaktadır.

Satınalma Gücü Paritesi’nin Temel Amacı

SAGP’nin temel amacı, GSYH ve bileşenlerinin uluslararası reel karşılaştırmasına yönelik göstergelerin elde edilmesidir. Ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farklılıklarını gidererek GSYH ve bileşenlerinin bu tür uluslararası karşılaştırmalarına olanak veren ortak bir değişim oranıdır.

Satınalma Gücü Paritesi Döviz Kuruna Alternatif Kullanılmaz !

SAGP, ülkelerin para birimlerinin reel satınalma gücünün bir göstergesidir. Döviz kuru ise, ekonomik, siyasi ve idari kararların etkisi altında kalan ve bu alanlardaki değişikliklerden etkilenen bir değişim oranıdır. SAGP hesaplamalarında, döviz kurlarının belirlenmesinde doğrudan rol oynayan faiz ve sermaye hareketleri gibi çeşitli ekonomik değişkenler dikkate alınmaz.

Satınalma Gücü Paritesi, Para Birimin Gerçek Değerini Belirleyebilir mi?

Bir ülkenin SAGP değeri döviz kuruna göre yüksek veya düşükse, bu durum genel fiyat düzeyinin ilgili döviz kuruna göre yüksek ya da düşük olduğunu gösterir.
Ancak bu ifade, ülkenin para biriminin aşırı ya da düşük değer aldığı anlamını taşımaz. SAGP, sadece yurtiçinde üretilen veya tüketilen mal ve hizmetleri kapsar, ihracatın etkisini kapsamaz.

Satınalma Gücü Paritesi Kapsamı ve Hesabına Yönelik Mal ve Hizmet Sepetinde Yer Alan Maddeler

EUROSTAT tarafından organize edilen ve 37 ülkeyi kapsayan Satınalma Gücü Paritesi (SGP) Çalışmaları, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yürütülmektedir. Mal ve hizmet sepetinde 5000 civarında madde kapsanmaktadır. Bunun 2500’ü tüketim mal ve hizmetlerinden, 40’ı ücretlerden, 600’ü makine ve teçhizat araçlarından, 1700’ü inşaat projelerinden oluşmaktadır.


Hesaplamalarda temel olarak ABD dikkate alınmakta ve ortak para birimi olarak ABD doları kullanılmaktadır. Örneğin, Türkiye’nin kişi başı GSYH’sı 2013 yılında 10.764 dolar, satınalma gücü paritesine göre kişi başına GSYH’sı 15.300 dolar olarak hesaplanmaktadır. Bu şu anlama gelmektedir; 10.764 dolar geliri olan bir Türk ile bir Amerikalı karşılaştırıldığında, Türk o parayla 15.300 dolar değerinde alışveriş yapabilirken, Amerikalı 10.764 dolarlık alışveriş yapabilmektedir. Kısacası, aynı dolar gelirini elde eden bir Türk, Amerikalıya göre %50 daha fazla alışveriş yapabilme imkanına sahip olmaktadır. Aradaki bu fark satınalma gücünden kaynaklanmaktadır.

CIA The World Factbook 2013 yılsonu verilerinden yola çıkarak hazırladığım bazı ülkelerin cari fiyatlarla ve satınalma gücü paritesine göre kişi başına GSYH’larını aşağıdaki tabloda görebilirsiniz. ABD’nin hem cari fiyatlarla hem de satınalma gücü paritesine göre aynı tutarda kişi başına gelire sahip olduğunu görebilirsiniz. 

30 Kasım 2014 Pazar

BIST Hisse Değeri, Şirket Değerleme Rasyoları

FD/FAVÖK ve EV/FAVÖK rasyoları Şirket değerlemelerinde oldukça fazla kullanılmaktadır.

Daha detaylı bilgi almak için Enterprise Value Nedir? EV/EBITDA Çarpanı Nedir? başlıklı yazıyı okumanızda fayda var.

BIST şirketlerini birbirleriyle karşılaştırmak adına aşağıdaki tablodan yararlanabilirsiniz. Tablo geçtiğimiz hafta itibariyle piyasa verileri üzerinden hesaplanmış olup, benzer şirketlerin birbirleriyle karşılaştırlmasına dikkat edilmelidir. (Son halka arzlar, son 2 yıllık ihraçlardır.)


Değerlendirmek istediğiniz şirketin rasyoları, uzun vadede ortalamanın veya benzer şirketlerin rasyolarının altında seyrediyorsa, şirketin değeri olması gerekenin altında işlem görüyor demektedir. Kısaca hisse fiyatı ucuz demektir.


Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu dokümanda atıfta bulunulan   ürünler,   yatırımlar   ve   işlemlerle   ilgili  bağımsız  bir değerlendirmede  bulunmak  ya  da  araştırma  yapmak  tamamen  kullanıcının sorumluluğunda olup, bu dokümandaki herhangi bir bilginin yatırım tavsiyesi teşkil  ettiği  düşünülmemelidir.

27 Kasım 2014 Perşembe

Enterprise Value Nedir? EV/EBITDA Çarpanı Nedir?

Enterprise Value Nedir?

  • Şirketi satın almak için ne kadar ödenmesi gerektiğini gösterir.
  • Şirketi bir bütün olarak ele alarak gerçek değeri hakkında daha net bir resim çizer.
  • Temelde piyasa değerini baz almakla birlikte nakit ve borç etkisini de dikkate almaktadır.
  • Mevcut-Planlanan yatırım ve operasyonları gözönünde bulundurmaktadır.
  • Ülkeler arasındaki vergilendirme politikalarından kaynaklanan farklılıkları ortadan kaldırdığı için uluslararası bir değerleme ölçütü olarak kullanılabilmektedir.
  • Her sektör için kullanılamamakla beraber,  aynı sektörde yer alan benzer şirketlerle karşılaştırma imkanı sunmaktadır.

Hangi Değer?
Yazının devamında iki farklı “Değer” ifadesi bulunmaktadır. Biri Enterprise Value dediğimiz“Şirket Değeri”, diğeri ise (hisse fiyatı x hisse adedi dediğimiz) özkaynak değerini ifade eden “Piyasa Değeri”dir. 

Enterprise Value Nasıl Hesaplanır?
EV = Piyasa Değeri + Net Borç (Toplam Borç – Toplam Nakit)

EV hesaplamak için;
Önce Piyasa Değeri (Hisse Fiyatı x Hisse adedi ) hesaplanır. Bu tutara bilançoda yer alan Finansal Yükümlülükler  (Kısa Vadeli Finansal Yükümlülükler + Uzun Vadeli Finansal Yükümlülüklerin Kısa Vadeye Düşen Kısmı + Uzun Vadeli Finansal Yükümlülükler) eklenir, Nakit ve Benzerleri çıkarılır.

Nakit ve Borcun Şirket Değerlemesindeki Rolü
Şirket satınalmaları genellikle piyasada işlem gören değerlerinin çok üzerinde gerçekleşmektedir. Bunun en önemli etkenlerinden biri şirketin özsermaye değerinin yanısıra mevcuttaki nakit ve borçlarının değerlemeye dahil edilmesidir. Şirket el değiştirdiği takdirde tüm aktif ve pasifleriyle birlikte el değiştirir.


Piyasa Değeri aynı olan iki şirket düşünelim. Biri borçsuz, diğer ise yüklü miktarda borç taşıyor. Her ne kadar her iki şirketin “Piyasa Değeri” aynı olsa da, borçlu olan şirketin “Şirket Değeri” daha yüksektir. Konuyu biraz örneklendirelim:

Borcu olmayan ve Şirket Değerleri 1.000 TL tutarında iki şirket düşünelim. İlk şirkette hiç nakit olmasın, diğerinde ise 250 TL nakit olsun. Halka açık olan bu şirketlerden ilkinin piyasa değeri 1.000 TL, ikincisinin ise, 1.250 TL seviyesinde oluşması beklenir. Bunun nedeni İkinci şirketin kasasında kullanabileceği 250 TL bulunmasıdır. Bu nedenle her iki şirketin Şirket Değeri 1.000 TL olmasına rağmen Piyasa Değerleri birbirinden farklıdır. 

Başka bir örnek verirsek; eğer şirketin piyasa değeri  500 TL olduğunda, üzerinde 150 TL uzun vadeli finansal yükümlülük varsa, şirketi satınalmak için 500 TL’den daha yüksek bir tutar ödenmesi gerekir.  Alıcının bu şirketi satın alması için 650 TL (500+150) ödemesi gerekir. Alıcı borcu da dikkate almak zorundadır. Uzun vadeli borç aslında şirketin değerini artıran bir etken görevi görmektedir.

Nakit ve nakit benzerleri ise Şirket değeri üzerinde tam tersi bir etkiye sahiptir. Örneğin piyasa değeri 500 TL olan bir şirketin 300 TL nakdi bulunsun. Şirketi'in Piyasa Değeri'ne göre 500 TL ödenmesi gerekir. Ancak Şirketin değeri aslında 200 TL’dir. Kalanı kasadaki para için ödenmektedir.

Rasyolar Önemlidir
Bir şirketin değerinin tespit edilmesi için tek başına Enterprise Value elbette yeterli değildir. Ancak olması gereken gerçek değerine en yakın seviyeyi verebilmektedir. EV farklı sermaye yapıları olan şirketleri karşılaştırma imkanı sağlayarak yatırımcılar açısından daha sağlıklı karar alınmasında etkin rol oynamaktadır.

Şirketin yer aldığı sektöre göre, İndirgenmiş nakit akımlarının, Enterprise Value/EBITDA, Fiyat/Kazanç, Piyasa Değeri/EBITDA, Piyasa Değeri/Satışlar, Piyasa Değeri/Defter Değeri gibi bir takım çarpanların da analiz edilmesi gerekmektedir. Bu rasyolar yurtiçindeki ve yurtdışındaki benzer diğer şirketlerle karşılaştırma imkanı sunabilmektedir.

Enterprise Value/FAVÖK Rasyosu
(EV/EBITDA)

EV: Enterprise Value (Şirket Değeri)
EBITDA: Earnings Before Interest, Tax, Depreciation, Amortization (FAVÖK-Faiz, amortisman ve vergi öncesi kar)

EV/EBITDA çarpanının kesin bir seviyesi bulunmamakla birlikte ortalama 5 ile 14 arasında değiştiği görülmektedir. Son 2 yıllık süreçte BIST’te halka arz edilen şirketlerin, arz öncesi EV/EBITDA rasyoları ortalama 9, FD/EBITDA rasyoları ortalama 7 seviyesinde oluştuğu söylenebilir.


28 Ekim 2014 Salı

Plaza Dili Nedir? Plaza Dili Kılavuzu

Plazalarda, Holdinglerde ve Kurumsal Şirketlerin hemen hemen tamamında artık Türkçe'den farklı bir dil kullanılıyor.  Plaza Dili olarak adlandırılan bu dile alışkın değilseniz söylemek zorundayım ki bu tür şirketlerde çalışmakta zorlanabilirsiniz. Sosyal statü uğruna Türkçe'den nasıl feragat edildiğini ve dilimizin nasıl katledildiğini görmek adına bugünlerde herhangi bir Plaza'da çalışmak yeterli. Bir plaza çalışanı olarak bu konuda farkındalık oluşturmak için aşağıdaki kılavuzu buraya ekleme gereği duydum. Farkında olmadan bu dili kullanıyoruz ve bu konuya malesef ki dikkat etmiyoruz.

Eczacıbaşı Grubu, Plaza Diline karşı Şirket içinde bir yöntem uygulamaya başlamış bile. Ayrıca, geçtiğimiz günlerde Güldür Güldür Şov'da yayınlanan, sucuk satan işadamının İngilizce ile imtihanının ele alındığı oyunda plaza diline dikkat çekildi. İzlemek isteyenler için aşağıda paylaşıyorum. 



Herkesi bu konuda duyarlı olmaya davet ediyorum. Lütfen Türkçe'mize sahip çıkalım...




PLAZA DİLİ KILAVUZU - KELİMELER
Yapıyor olacağım (will be doing) – Yapacağım
Third party – İş ortakları
Soft copy – Elektronik kopya
Focuslanma – Odaklanma
Wording – Yazım/ifade
Hard copy – Çıktı
Yapılabilite – Yapılma ihtimali
Taşere etmek – Taşeronla çalışmak
Kontent – İçerik
Refere etmek – Gönderme yapmak
Confirm etmek:Onaylamak
Push etmek:Destek vermek
Check etmek:Kontrol etmek
Point etmek:İşaret etmek
Handle etmek:Halletmek
Meeting set etmek:Toplantı düzenlemek
Forward etmek: İletmek
Assign Etmek: Görevlendirmek, İşleri Dağıtmak...
Brieflemek: Projeyle ilgili yazılı olarak bilgilendirme yapmak
Concern: Endişe, Tereddüt
Deadline: Bir işin/projenin son teslim tarihi
Joint Venture: Ortak Teşebbüs
Lead Etmek: Liderlik yapmak
Must: Zorunluluk
Overall: Genel
Please Proceed Lütfen: Lütfen ilerleyelim
Quarter: Çeyrek
Schedule Etmek: Randevu ayarlamak
Timeline: Zamanlamalar
Urgent: Acil
Verify Etmek: Doğrulamak
X Generation: 70-80 doğumlular
Y Generation: 80-2000 doğumlular
Year to Date: Yılbaşından bu güne kadar
Fyi


PLAZA DİLİ KILAVUZU - ÖRNEK CÜMLELER
Bu case'i handle edebiliyor olmalıyız arkadaşlar
Reportların deadline'ı yarın fyi
Ayrıca verileri process, dataları sort edelim!
Böyle bir durumda nasıl aksiyon alırdınız?
Sizinle hemen bir meeting set edelim
Önce biraz brainstorming yapıyor oluruz
Bu proje bizim için tam bir win win
Push edelim, push edelim, push edelim
İngilizce bizim için nice to have değil must yani
Sizi hemen projeye assign ediyorum
Ayrıca taskleri de schedule ediyorum
mailleri de forward ediyorum
konuyu da finalize ediyorum
Third partyler call back edildi mi?
Peki ya shareholderlar?
Clientlar assemble edildi mi?
Peki emailing yapıldı mı, yapılıyor oldu mu?
Bir üst levela atlama processinde, schedule'un çok gerisinde kaldık
Bu konudaki major concernümüzü clarify ettiğimizi sanıyordum?
Printout yapıp hard copysini alalım – sunumu bas getir
Team i lead etmek – ekibi idare etmek
Projeleri merge edelim – birleştirelim
To-the-point olmak
Projeyi park edelim
Onlar bir draft yollasın
Concernlerimizi discuss edeceğimiz bir meeting set edelim
Hızlıca aksiyon alalım

"Sömürücülük düzeni ortadan kalkmadan kültür bağımsızlığına erişemezsin. Bunun mümkünü çaresi yok. Yazarlarımız yakında Amerikan İngilizcesi sentaksıyla tümceler kurarlarsa hiç şaşmayın. Türkçeyi Amerikan aksanıyla konuşurlarsa ki çokları konuşuyorlar, hiç şaşmayın.” Yaşar Kemal-1965

24 Ekim 2014 Cuma

Orta Vadeli Plan’da Öncelik Enflasyonla Mücadele...

Orta Vadeli Program 2015-2017 Özeti

2015-2017 Orta Vadeli Planı (OVP)’nın açıklanmasıyla birlikte hükümetin 2014 ve sonraki 3 yıllık dönem için tahminleri belirlendi.

Bu sene açıklanan yeni OVP’de öncelik enflasyonla mücadeleye verilmiş durumda. Yapısal reformlara hız verilerek sıkı para ve mali politikalara devam edileceği, bu sayede cari açığın azaltılarak büyümede kademeli artışın sağlanacağı belirtilmiştir.

Enflasyon beklentisi yukarı yönlü revize edildi,
2014 yıl sonu enflasyon beklentisi %9.4 olarak revize edildi. Enflasyonun yüksek seyrinde, TL’nin değer kaybı ve gıda fiyatlarındaki artışın belirleyici olduğu not edildi. 2015 beklentisi ise, %6.3 seviyesinde.

Cari Açık’da iyileşme var,
Cari Açık / GSYH oranının bu yıl %5.7’e gerileyeceği öngörülmekle birlikte, (önceki OVP’de %7,9) 2015 yılında da %5.4’e düşmesi bekleniyor.

Büyüme tahminleri geriledi,
2014 büyüme tahmini %3.3 seviyesinde. (önceki OVP’de %4)
2015 büyümesi %4 seviyesinde. (önceki OVP’de %5)

2015’te büyümeye dış talep katkısı beklenmezken; kamu katkısının azalacağı ve özel kesiminin payının artacağı öngörülmektedir.


  • Özel tüketim harcamalarının ortalama yıllık %4 (önceki OVP’de %3.5),
  •  Kamu tüketim harcamalarının yıllık %3.1 (önceki OVP’de %3.5),
  •  Özel sabit sermaye yatırımlarının %8.7 (önceki OVP’de %7.7),
  •  Kamu sabit sermaye yatırımlarının ise %2.7 (önceki OVP’de %3.4), artması öngörülmektedir.
Kamu maliyesi enflasyonla mücadeleye ve yapısal reformlara destek olacak…
Önceki programa ek olarak maliye politikasının enflasyonla mücadele edilmesine yardımcı olacak şekilde uygulanması hedefi de eklenmiş durumda.

2014 yılında genişleyen merkezi bütçe açığı 2015 yılında harcamalardaki yavaşlama ile daralacak…
2014 yılında bütçe açığının daha önce açıklanan hedeflerden daha düşük gerçekleşmesi beklenmektedir.

2014’te kamu kesimi dengesindeki bozulmaya KİT’ler neden oldu…
Babacan da OVP’yi anlattığı toplantıda kamu kesini dengesindeki bozulmada enerji KİT’lerinin artan maliyetlere rağmen fiyat artışının gecikmesinin etkili olduğunu belirtilmiştir.




6 Ağustos 2014 Çarşamba

Kredi Faizleri Düşer mi?


Hatırlarsanız 2013 yılsonunda %9-%9,5 aralığında seyreden TRL mevduat oranları, 2014 Ocak ayında Merkez Bankası’nın faizleri artırmasıyla uygulamaya başladığı sıkı para politikası sonrasında %12-%13 seviyelerine kadar yükselmişti. 

FED tarafından gelen haberler ve o dönemde gündemi meşgul eden siyasi istikrarsızlık, sıcak paranın yurtdışına çıkmasında etkili olmuş, kurlarda beklenmedik artışlar yaratmıştı. Bunun önüne geçmek üzere Merkez Bankası da faiz artırımına gitmek durumunda kalmıştı.

Genel olarak 2014 yılına baktığımızda, Merkez Bankası’ nın faiz artırımı, kredi tarafında  maliyetlerin yükselmesinde etkili oldu. Özellikle ilk çeyrekte kredi fiyatlarının yükselmesiyle daralan iç talep başta otomotiv ve konut sektörü olmak üzere piyasayı oldukça etkiledi. Bunun yanında kredi kartı kullanımlarında yapılan bir takım düzenlemeleri de dikkate almakta fayda var.

İlk çeyrek büyüme rakamları beklenenden iyi gelse de, biliyoruz ki iç talebin (kamu hariç) bu büyümeye katkısı neredeyse yok gibi. İç talepte yaşanan bu daralma bazı kesimleri rahatsız etmiş olacak ki hükümet tarafından neredeyse hergün faizlerin yüksekliğinden dem vuruluyor ve Merkez Bankası’nın uyguladığı politika eleştirisi konusu oluyor. 

Netice itibariyle Merkez Ban kası, Mayıs ayından bu yana faiz oranlarını indirmeye devam ediyor. Faiz oranları inmeye devam ettikçe kredi fiyatları da gerilemeye devam edecektir. TRL Mevduat faizleri de %9-%9,5 aralığına geri dönmüş durumda. 2012’nin yaz döneminde yaşadığımız durumun benzerini yaşıyoruz. “Mevudat Faizleri Düştü Sıra Kredilerde” başlıklı yazımda değindiğim bu konuyu vaktiniz varsa okuyun derim. 

Merkez Bankası’nın yılsonu enflasyon hedefi 7,6% seviyesinde. Temmuz ayında açıklanan yıllık enflasyon ise 9,32% seviyesinde. Yılın ikinci yarısında enflasyonda aşağı yönlü hareket bekleyen Merkez Bankası tahminini şimdilik revize etmiş değil, ancak yılsonu hedefinin tutturamayacağı şimdiden belli. 


Enflasyondaki yüksek seyir devam ederken faiz inidirimine devam edilir mi, orası soru işareti; ancak hükümet tarafından faizlerin yüksek olduğuna yönelik açıklamalar gelmeye devam ediyor. Enflasyonun bu seviyelerde devam etmesi faiz indirimlerinin bir süre duraksamasına neden olabilir. 

Ekim ayı itibariyle FED’in tahvil alım programının sona eriyor olmasıyla, sıcak paranın daha güvenli limanlara hareket ederek kur’larda yukarı yönlü baskı oluşturacağı bekleniyor. Dolayısıyla bugün faiz indirimiyle yenecek hurmalar, yılın son çeyreğinde artış yönünde piyasaları tırmalayacaktır. Bakalım zaman bize ne gösterecek.

(Ortalama Kredi Faiz Oranları)